Pazar, Kasım 02, 2008

sucuklu armut sunar..

herkese selamlar ola.. bi sucuklu armuttur gidiyor bakalım.. nedir? ne değildir? hangi akla hizmet ortaya çıkmıştır?.. tadı nasıldır? tarifi var mıdır?.. bütün soruların cevaplarını siftah yazısında vermeye çalışacağım.. 

yıllardan sanırım 2007'yi 2008'e bağlayan dönemeçlerden birindeydik.. yurt köşelerinde harcanan bu beden-i abidem, arkadaş tayfası eşliğinde kirişi kırarak yurdu savsakladı.. sonrasında soluk çarşıda alındı.. kısa bi pub faslından sonra salına salına caddedelerde fink atıldı.. yolun kenarında el arabasında armut satan bi seyyara yaklaşıvedik aniden.. adam bandır bandır bağaarıyor bize.. geeell geeell.. armudun ciğerlisi burda.. gençler gelin.. bıldır bıldır, sulu sepken ciğerli armutlar.. biz içkinin çakır keyfiyle kıkır kıkır yaklaştık amcaya.. bizim elemanlardan biri, bey amca ver bakam bize ordan bi kilo ciğer! diye sırıtaraktan adama seslendi.. bende laf olsun torba dolsun maabında, amca bunların sucuklusu da var mı? diye boş bulunup konuşunca, o gün bu gündür sucuklu armut dilime pelesenk oldu..

sonrasında ben işi iyicene abartarak evde sucuklu armut tarifleri hazırlamaya kadar vardırdım!. bi dönem her üç kelimemden biri sucuklu armut yer misin? oldu.. millet abuk abuk baktı tabi suratıma.. bende başladım onlara sucuklu armut tarifini verneye.. "yekten, biraz irice olan armut seçilir.. ardından içerisi dolmalık patates oyar gibi oyulur.. daha önce küp küp doğranan sucuklar, özel olarak hazırlanmış, mayonez ve ketçap harcına bulanarak armutların içerisine zerk edilir.. daha sonra armudun kesilen çöp kısmı üzerine kapatılarak yarım saat fırında pişmeye terk edilir.. lan baştan deyivereyim, kokusu hani çöp arabaları çöpleri toplarlarda geride siyahımsı iğrenç bi koku bırakırlar ya  işte öyle bi şey.. neyse ne kadar dayanabilirseniz beklemeye, dışarı çıkan bu yeni ürün tadına bakılmaksızın, çöplüğe zerk edilir".. demek ki neymiş? arkadaşlarımızı iyi seçelim!..

yazı formatı biraz ilginç olucak blogun.. vakit buldukça karalamaya çalışıcam.. yalnız başta deyivereyim: hiç bir şekilde edebiyat tırıvırıları üzerine kural mural uygulanmayacaktır.. yok büyük harfle başla.. yok bağlaçlara özen göster filan.. lan edebiyat müsameresinde miyiz?..tabiki elden geldiğince yazım yanlışlıklarına dikkat edicem ama noktalamalar vesayirlerde üstüme çullanmayın.. her biten cümlemin ardında iki noktayı sıklıkla göreceksiniz.. bu ne ki lan deme.. yazılarımı sanki konuşurmuş gibi yazmaya çalışıcam ve aklıma ilk gelen saçmalıklardan oluşacak öbeklerim.. yani daha sonra "lan burayı yanlış yazmışım.. tühh öyle demek istememiştim" gibisinden düzeltmelere gitmeyeceğim.. her kullandığım kelimenin aslında içinde birden çok anlam barındırdığını söylemem yeterli olur.. yoksa bizde biliyoz olm ayşe topu tut'u, ali ata bak'ı.. hiç bi amacım yok yazacağım yazılarda.. onun için kimse, "lan bu bana yazmış sanki bunu.. laan bende böyle düşünüyodum" filan gibi triplere girmesin..

bende insaım.. arada bi osuruyor ve de burnumu karıştırıyorum.. burada sadece içimdeki saçmalıklarımı kusucam..hayde bissmillaaahh!..

?

Fotoğrafım
İstanbul, Tokat, Türkiye
ben sezer; klasik uygulamalı, güdüsel bir hamle sonucu, anında dünyaya gelip, henüz olunmayan bir pratiğe zorunlu olarak itilmiş, nüfusa ilave bir insan..