Pazar, Nisan 24, 2011

osuruktan teyyare..


bakınız nisan geçiyor.. bahar kendini yavaşça ılımandıracağına titretip duruyor bi tişört bi pantolon gezenleri.. anlamıyorum ki.. bu küresel zımbırtılar ne kadar daha devam eder böyle bilinmez ama, bir avuç insan, kürkseverlere atıfta bulunup analarını pek bi güzel yad ederek çıplak protestolar düzenliyorlar.. hatta kendini ağaç kesilmesin diye haftalarca ağaçlara zincirleyenler bile var.. 

sonuç.. sonuç mu? tabiki osuruk.. osuran osurduğuyla kalmakla birlikte bide kendi kokusunun içinde boğulup organizması değişiyor ve panter emelleşiyor.. bir bakıma emeline alet oluyor.. kantarın topuzu kaçmak bi yere şemsiye tersten içeri kayıyor.. haliyle insanlar artık iplemiyor yolda yatan kedi leşlerini.. her sabah burnunu tuta tuta ilerliyor işine.. bazıları da ayrı bi eksene kaymış habire karı kız kesiyor!.. haydaa ne alaka şimd!i!  sen bize hayvan mı demek istiyorsun? la gitte aristo'ya sor bunları bırak şimdi peşimi.. nerden girdik nereye kaydı konu.. çok merak ediyorum nasıl ve nereye bağlanıcak bu teyyarenin kanatları.. işalla hava basıncına denk gelmez.. yoksa kusucam şimdi..

neyse.. bakınız nisandan girmişiz mevzuya.. çiçek, böcek.. iyi güzelde anasını sittiniz len istanbul'un.. her taraf harfiyat alanı gibi.. şu koskoca sultanahmet'e cankurtaran'dan gitmek için bütün hipodrom'u tavaf etmeniz gerekiz.. oraya çekmişler bitane egzantirik tehlike bandı.. süzük turistlerde bi boklar oluyor heralde diye etrafında fotoğraf çekinip duruyorlar.. haa üstüne bide paskalya'yla lale festivali'ni de üst üste bindiren sivri zekalı yöneticilerimiz turnayı götünden avlamaya devam ediyor.. ulen turisti siteceksen böyle şeylere gerek yok.. belli amacınız turistler yolmak.. her köşe başındaki barları saat 12den sonra kapatacağınıza bırakın adamlar çalışsın.. bizde sebepleniriz arada!?!

neyse gene boka sardı mevzu.. nisan - küresel ısınma - panter emel - adi yöneticiler ve de sultanahmet.. işte bu beşgenin ne kadar ortak bir yönü olmasada bütün gün bunlara sinirlenip durdum.. bu zihin accayip bişey.. biraz sonrada neden fener yenilmedi diye hayıflanıp üstüne buz gibi bi bira içicem.. haa arada birde yoldan geçen turisleri süzerim.. bellimi olur belki yardım isterler!

                                                                                                                                           


günün bilgisi: Osmanlı Devleti'nde hiç çocuğu olmayan padişahlar; II. Süleyman, I. Mahmud, III. Osman, III. Selim ve I. Mustafa'dır.
günün şarkısı: Sad Brad Smith - Help Yourself 

resim: http://www.sadbradsmith.com/

Cuma, Nisan 01, 2011

bir nisan..

bir nisan 87.. şakayla karışık ilk pışpışla hayata nefes açmşım..

ve bugün 24'ü gösteriyor ibre.. henüz on yaşıma bile gelmemişken büyümek için sürekli çaba sarfederdim.. hemen büyümek adam olmak.. b.k vardı büyüdük!.. bedenen büyüsem de içim halen on yaşında.. halen bisiklete binebilmek, misketlerimle konuşabilmek için odama kapanıyorum.. bazen sayfa aralarından yaralı-bereli dizlerim göze çarpıyor.. sonra pantolonlarımın hepsi dizden yamalı.. 

vakt-i evvelinde "20'sinden sonrasını sayamıyor insan" demişti peder.. bir kez daha haklı çıktı.. bir kez daha..

büyümek aslında o kadar da kötü değil len.. yok kötü.. yok yok iyi.. ooff.. ne bileyim işte.. uydurmuşlar bir takvim bizde günü geldiğinde yaprak kopartıp duruyoruz.. hiçte sevmem bu konuları ama şimdilik yazacak pekte bir şey yok.. o mahkeme kararını her gün gördükçe içimden hiç bir şey yazmak gelmiyor..  ne bir satır okuyorum elimdeki kitaptan ne de başka bir cacık.. hayatımda değişen tek şey sadece yaşım.. uzun bir süredir tek düzeliğin içinde boğulup duruyorum.. yakında radikal kararlar almazsam ömrümün sonuna kadar böyle yaşamaktan korkuyorum..

sevmiyorum arkadaş sürekli çalışmayı.. ben küçücük sandalımla sabahın köründe suların koynuna atlamak ve zifiri karanlıklarda bata çıka gelen sandalımla geri dönmek istiyorum.. uzun süre elimdeki kitaba yumulup bir çırpıda bitirmek, yasaksız! dilediğince esnemek istiyorum.. 

çantamı sırtlanıp yeni yaşamlara kucak açmak, yeni güne yeni baharlara başka başka seslerin dalgalandığı sabahlarda uyanmak istiyorum.. 

çok mu istiyorum bilmiyorum ama ufacık bir kulübe, sessiz sakin bir koy, bir de sandal yeter bunlara.. ama insan ha deyince de asılamıyor küreklere.. sürekli bulutların dağılmasını bekliyor..

neyse işte.. 24'te olduk sonunda.. hayattan sadece huzur diliyorum.. ihtiyacımız olan tek şey o..

hep beraber nice mutlu sabahlara :)

                                                                                                                                           

günün bilgisi: avustralya'da kangurular'ın yenildiğini biliyor muydunuz? canlı/orjinal tanıklarından dinlediğim kadarıyla; kangurular'ın eti oldukça lezzetliymiş.. onların ana menüsünde yer alan bu hayvanın, güçlü kasları nedeniyle uzun süre pişirilmesi gerekiyormuş.. ayrıca çok masum görünen bu kangurular'ın bir çoğu öldürücü boyutlara ulaşan tekmelere sahipmiş ve son yıllar içinde bir çok avustralya'lı bu tekmelerle hayatlarını kaybetmişler..

?

Fotoğrafım
İstanbul, Tokat, Türkiye
ben sezer; klasik uygulamalı, güdüsel bir hamle sonucu, anında dünyaya gelip, henüz olunmayan bir pratiğe zorunlu olarak itilmiş, nüfusa ilave bir insan..