Pazartesi, Şubat 28, 2011

insan dediğin..


günler, bir öncesinin kopyasını teşkil etmekten öte gitmiyor bu zamanlarda.. bazen bırak pantolonunu değiştirmeyi, aynı tekleme çoraplarını giyiyor insan.. erinmekten mi? yoksa nesneye bağlanmaktan mı? adını konduramadım henüz.. oysa giyilmemiş ne çok temiz çorap var..

...gidilmemiş ne çok yol.. aynı yolları defalarca arşınlamaktan ayaklar kendisi sürüklenir oldu kaldırımlara.. kestanecilerle simitçiler de olmasa insan kafasını kaldırıpta bakmayacak, bir çift gözün ardına kadar gizlendiği suretlere.. 

sürekli telaşlı kalabalıklar geziniyor etrafta.. hep bir yerlere yetişebilmenin telaşı.. tramvaylar tıka basa yolcu dolu.. tek atımlık nefeslerin oluşturduğu buğu deryasından dışarıyı göremiyor insan.. herkes bir noktaya kilitlenmiş ineceği durağı bekliyor.. kimse göz göze gelmek istemiyor..

yolları kesişen kaçamak bakışlar kızarıyor ansızın... sonra gözler camdan dışarılarda bir şeyler aramanın telaşına düşüyor.. ve en sonunda da normale dönüyor kızartılar.. bir müddet sonra diğeri iniyor ve öbürü ardından bakıyor tren uzaklaşana kadar.. sonra bir yenisi başlıyor.. şu kel amcanın sola yatırılmış saçları oyalıyor belkide bir kaç durak.. ve en sonunda da inme zamanı geliyor.. 

ağır aksak inilip karşıya geçililyor.. eller ceplerde, anlamsız düşünce balonları yanıp yanıp sönüyor zihinde.. düşüncelerinden kahkaha atarak geçip yiten turistlerin sesiyle uyanıyor.. köşeyi dönerek, yoğun istek üzerine yayınlanacak olan tekrarı beklemeye koyuluyor..

                                                                                                                                           

günün bilgisi: bermuda şeytan üçgeni olarak adlandırılan bölge atlas okyanusu'nda yer almaktadır.. bu ügenin köşelerinde; bermuda, florida'da ki miami ve porto riko'da ki san juan bölgeleri bulunmaktadır.. bölge gizemini; yok yere kaybolan uçak ve gemilerden almaktadır..
günün şarkısı: Nightwish - Sleeping Sun 

görsel: BangkokImgHeader

Cumartesi, Şubat 12, 2011

ruhu osuruklanmak!..


çok soğuk vuruyor kulaklarıma..  şubat.. çok sıkıcıdır bu ay.. hiç iyi gelmez bana.. iyice kabuğuma hapseder beni.. ruhum daralıp burnumun deliklerinden çıkacakmış gibi olur hep..

olurya bazen.. midene yumruk yemiş gibi.. içinde bir şeyler ezilir, kusma nöbetine koşar gibi.. ya da sol böbreklerine usul usul vuran serinlik, vücudunu tırmanarak başına sirayet eder..  baş ağrlısıya karın acıkması arasında bir duygudur işte..

kıçta tutamadığın osuruk kıvamında gelir.. ha pırtladı ha pırtlalayacak derken sakinleşmiş bulursun kendini.. tıpkı toprağı delercesine gün ışığına uzanan tohumlar gibi.. hani bahar geliverse.. ah biraz daha sabır dersin her köşebaşını dönerken...

bu dönem tam bir felaket gibidir aslında.. bir yandan sürekli uyumak isterken bir yandanda sürekli bir şeylere odaklanmaya çalışır insan.. ama boş gözlerle bakıp durur etrafna.. tam bir aydır tek sayfa çeviripte okumadım elimdeki kitaptan.. şah sultan, nah sultan oldu anlıycanız.. bilmiyorum ne zaman biter.. hiç hayra alamet değildir bu.. zira deli gibi inatçıyımdır bir kitabı bitirmeden ötekine zıplamamaya.. ama birini bırakıp ötekine atılır buldum kendimi.. sonra yüzümü yıkadım..

gözlerimi devirip aynaya bakınca ruhumun osurduğunu fark ettim.. siyahımsı toz bulutları yükseliyordu sağa sola.. kokusuz ama stephen amcanın umacıları kadar korkutucu.. hani koşmaya çabalarsında sürekli ayakların birbirine girer.. kaçamazsın.. kovalanır durur en sonunda da kanter içinde sıçrarsın uykundan.. işte öyle bir durum.. ama ne yazık ki bu kara tortular henüz uykumdan sıçratamadılar beni..

çok sıkıcı bir yazı oldu sanki ama olsun.. biraz daha iyi gibi oldum sanki.. ne kadar zaman geçmiş iki satır yazmayalı.. ne kadar okunacak birikmiş bloglarda.. bir yerden başlamalı artık.. umarım baharla birlikte o derin uykumdan uyanabilirim yakında.. yoksa çok felaket sıkıcı, bir o kadarda osuruktan günler devam edecek...

                                                                                                                                            
 bu yazı,  osurmanın derin tarihi içersinde kokudan boğulan KURŞUN KALEM'e ithaf olunur.. umarım, bu osuruktan yazı geciken mim'ine bir nebze de olsa cevap olmuştur :)

günün bilgisi: mariana çukuru, dünya üzerindeki bilinen en derin noktanın adıdır. bu bölge büyük okyanus'ta, japonya ve endonezya arasında kalan bölgede yer almatadır. derinliği 11.033 metredir.
günün şarkısı: The Pretty Reckless - Make Me Wanna Die   / alternatif

Salı, Şubat 01, 2011

eh barış abi..

aşk olsun.
 
sen hatırıma gelince nutkum tutuluyor barış abi.. eşek kadar oldum ama gözlerim kızarıyor ilk günkü gibi.. sensiz şarkıların tadı yok be barış abi.. halâ çevirip çevirip dinliyorum dağlar dağlar'ı, gülpembe'yi ve her an ıslığımdasın yürüdükçe, hava ayaz mı ayaz.. ellerim ceplerimde.. bir türkü tutturmuşum duyuyorsun değil mi barış abi  :/

nane.. limon kabuğu.. ha ha ha ha bin derde deva geliyor, biraz daha sabret güzelim.. ha ha haa happşuuu.. biliyomusun barış abi, anaannem hep bunu söyler mutfakta.. belki inanmazsın yeminle bak.. çok seviyor seni.. çok yaşa barış abi çoook..

biliyomusun barış abi, kol düğmelerinin sadece ilikli olduğunu zannederdim hep.. sen bana onların tokalı da olduğunu ve mini mini kutularda yıllarca saklanıldığını öğrettin.. bütün hikâye bu, iki küçük kol düğmesi be barış abi..

sen gittiğinde 11 yaşındaydım barış abi..tam 12 sene geçti ve ben halen 11 yaşındayım.. zamanım durdu barış abi seninle birlikte.. ben hep çocuk kaldım.. en azından içimdeki çocuk büyümedi hiç.. hep aynı kaldı.. halen, her sabaha bayram sevinciyle kalkıyor.. annesini hiç üzmüyor.. dişlerini fırçalıyor.. hatta ön koltuğa hiç oturmuyor..

barış abi gene gözlerim tuzlandı.. burnumu çekiyorum sürekli.. ama yüzüme kondurduğun o minicik tebessüm hiç kaybolmayacak adını her andığımda.. çok özledim be barış abi..

seni oğluma adını verebilecek kadar çok sevdim be barış abi.. ne olurdu oğlum olana kadar bırakmasaydın beni.. biliyorum, zamanı gelince kulağına birlikte fısıldayacağız.. ama söz ver bana barış abi; onu da adam edeceksin..

                                                                                                                                           

günün bilgisi: barış manço'nun hafızalarımıza kazınan japonya konseri'nde, seslendirmiş olduğu "kara sevda" adlı parçaya, elinde türk bayrağıyla eşlik edip, salonda heyecan kasırgası estiren kişi; soka üniversitesi rektörü olan daisaku ikeda'dır.. bir çok insan o coşkulu kişiyi japon devlet başkanı zannetse de işin aslı budur.. 
günün şarkısı: [TIKTIK]

?

Fotoğrafım
İstanbul, Tokat, Türkiye
ben sezer; klasik uygulamalı, güdüsel bir hamle sonucu, anında dünyaya gelip, henüz olunmayan bir pratiğe zorunlu olarak itilmiş, nüfusa ilave bir insan..