Cuma, Ocak 20, 2012

sur mu üflendi? tüh uyuya kalmışım! - II


sur'a kadem basan çocuğun ardı sıra perçinlenmişti yolculuk.. zaten sürekli devam edilip yinelenen bir şeyden ibaret değilmidir ki bu... o vakit sazı yeniden sahibine verelim;

heey çocuk!  

gelirken beraberindeki ateşini hiç söndürme sakın.. seni sen yapan ve günün birinde sorgulayacak olan da odur, benden söylemesi.. yoksa birilerinin dediği gibi terazinin kefelerine torpil işlemez.. öyle ya  bi' gün gelirsen ilk esnemelerin olacak bunlar.. biraz ara ver tekmelemeye de kadıncağız uyusun biraz..

a a demek maratonu geçtin! aferin iyi bok yedin! madem yoldasın dediklerimi unutma ve dinlemeye devam et..

yolun elbette düşecek bu taraflara köftehor.. inanma sakın sana anlatılanlara.. türlü meşgale bulacaklar seni avutmak için.. inanmanı bekleycekler çocuk.. hiç koşulsuz, sorgulamadan..

kime, neye inanacağının beş para değeri yok aslında gözümde.. madem rayları yağladın, işin başında öğren insan olabilmeyi biberon!.. türlü edevat var yeryüzü denilen yerde insan olduğunu sanan..

buraya belgesel seyretmeye gelmeyeceksin eşşoğlusu.. bırak kumandayı da rolünü ezberle! rol demişken ne olacaksın bakalım büyüyünce?.. ne bok olursan ol da bi'kere daha gelemeyceksin buraya, ona göre organize ol.. 

belki insan denen mâhluk sayısızca tekrar gelebiliyordur da bunu anlaması için tekrar ölmesi gerekli!

sen yolun başında aklına sok biberon! yok öyle melânkolik tırıvırılar.. bilmem gizemli takılma ayakları.. neysen o olacaksın.. kimsenin sitinde olmaz ne bok yediğin.. hem sonra, paylaşmayı öğren kordon dolanmadan yüksüğüne..

ha son bi' şey daha; sen gelmeden biz toptan oraya gelirsek rakımızı hazırla koçum.. karşılıklı iki tek atalım.. sen bize hatırlat oranın adetlerini.. malûm filmi seyredeli kaç asır geçmiştir kimbilir.. arada deja vu denen tırıvırı oluyor da sen boşlukları doldur yinede.

kavun mu? allah derim!

                                                                                                                

günün bilgisi: dünyanın en eski kayacı; daha önce 4,03 milyar yıl yaşında olan ve kanada'da keşfedilen "acasta gnaysları" adındaki kayaç, tarih sayflarındaki yerini yine kanada'da ortaya çıkarılan ve yaşı 4,28 milyar yıl olarak hesaplanan "nuvvuagittuq" gibi enteresan isimli yeşil bölgedeki  kayaca bırakmıştır.. dünyanın hesaplanan  yaşının 4,57 milyar yıl olduğu düşünülürse başlangıca bir adım daha yaklaşılmıştır :p
günün şarkısı: Cem Karaca - Bu Son Olsun 

fotoğraf: bu kediciğin ismi melâhatgül olmakla birlikte beyazıt - sahâflar çarşısı'nda takılmaktadır :)
İlk bölüm için tıklayın : [***]

Perşembe, Ocak 05, 2012

hani olacak ya!..



sağlam erbaplarla çıkılan bir istikâl seferindeyiz..

caddeyi boydan boya iki, bilemedin üç taramadan sonra aynı yüzleri tekrar tekrar görünce, ister istemez kalabalığın biraz değişmesini bekliyorsunuz.. bu aradan istifade sahafları bir bakınalım dedik.. hem zaman daha iyi geçer..

önce girdik kelepir'in içine.. her gitmemizde içinde değişim yapıldığı hissine kapılıyoruz.. fondaki musikî ezgileri eşliğinde kitapları taramaya başladık.. aradığımız özel bir şey filan da yok.. neden sonra arkadaşlar sağlam iki üç kitap buldular.. alıp çıktık..

biraz sol yapınca asıl kitapların ana damarına gidiyorsunuz.. ayaklar zaten kendiliğinden yollandı oraya.. mis kokulu, şeker aroması edasında, o bilindik eskimiş kitap kokularının buram buram yüzümüze çarptığı kapıdan içeri girdik.. koridor boyunca sağlı sollu bir dünya sahaf dükkanı.. işte beyazıta tercih etmemin temel nedeni de bu!.. orası artık kpss ve bilimum kitap satan amiyane tabirle "kırtasiyeler"e döndüler.. bir elin parmaklarını geçmiyor asıl sahâflar..

iki üç dükkan geçtik.. sinekten yağ çıkartmakla ün salmış arkadaşlardan birisi 2 kitap 5 liranın önünde durdu.. elinde bilindik şeylerin anlatıldığı siyasi, kalın mı kalın, sıradan bir kitap.. aldı koltuğunun arasına ikinciyi seçmeye çabalıyor.. 

hani olacak ya! ince sayılabilecek yeşilimsi bir kitap.. sırtı bana bakıyor.. ismini okuyabilmek için kitabı çekip çıkarmak yerine, olduğum yerde şekilden şekile giriyorum.. karabolde koluna çarptığım sinekçi eleman bana bakıyor garip garip.. sonra elini uzatıp çekip çıkarıyor kitabı..

işte filmin koptuğu yerdeğiz.. kitap belkide yıllardan beridir delicesine aradığım bir kitap.. aramadık delik bırakmamıştım.. 

bazen uzun sürsede oluyor.. zaman geliyor bakınıp duruyorsunuz.. hatta o size bakmasa da siz onun baktığı yerlerden geçip gidiyorsunuz hep.. taa ki gün gelip size el sallayana kadar.. esen kalın :)

                                                                                                                

günün bilgisi: arktik okyanusu;  dilimizde daha çok kuzey buz denizi olarak bilinmesinin yanı sıra, uluslararası hidrografi örgütü tarafından okyanus olarak tanınmlanmaktadır.. ayruca; rusya, abd, kanada, grönland ve norveç'e kıyıları bulunmaktadır..

?

Fotoğrafım
İstanbul, Tokat, Türkiye
ben sezer; klasik uygulamalı, güdüsel bir hamle sonucu, anında dünyaya gelip, henüz olunmayan bir pratiğe zorunlu olarak itilmiş, nüfusa ilave bir insan..