Cumartesi, Şubat 12, 2011

ruhu osuruklanmak!..


çok soğuk vuruyor kulaklarıma..  şubat.. çok sıkıcıdır bu ay.. hiç iyi gelmez bana.. iyice kabuğuma hapseder beni.. ruhum daralıp burnumun deliklerinden çıkacakmış gibi olur hep..

olurya bazen.. midene yumruk yemiş gibi.. içinde bir şeyler ezilir, kusma nöbetine koşar gibi.. ya da sol böbreklerine usul usul vuran serinlik, vücudunu tırmanarak başına sirayet eder..  baş ağrlısıya karın acıkması arasında bir duygudur işte..

kıçta tutamadığın osuruk kıvamında gelir.. ha pırtladı ha pırtlalayacak derken sakinleşmiş bulursun kendini.. tıpkı toprağı delercesine gün ışığına uzanan tohumlar gibi.. hani bahar geliverse.. ah biraz daha sabır dersin her köşebaşını dönerken...

bu dönem tam bir felaket gibidir aslında.. bir yandan sürekli uyumak isterken bir yandanda sürekli bir şeylere odaklanmaya çalışır insan.. ama boş gözlerle bakıp durur etrafna.. tam bir aydır tek sayfa çeviripte okumadım elimdeki kitaptan.. şah sultan, nah sultan oldu anlıycanız.. bilmiyorum ne zaman biter.. hiç hayra alamet değildir bu.. zira deli gibi inatçıyımdır bir kitabı bitirmeden ötekine zıplamamaya.. ama birini bırakıp ötekine atılır buldum kendimi.. sonra yüzümü yıkadım..

gözlerimi devirip aynaya bakınca ruhumun osurduğunu fark ettim.. siyahımsı toz bulutları yükseliyordu sağa sola.. kokusuz ama stephen amcanın umacıları kadar korkutucu.. hani koşmaya çabalarsında sürekli ayakların birbirine girer.. kaçamazsın.. kovalanır durur en sonunda da kanter içinde sıçrarsın uykundan.. işte öyle bir durum.. ama ne yazık ki bu kara tortular henüz uykumdan sıçratamadılar beni..

çok sıkıcı bir yazı oldu sanki ama olsun.. biraz daha iyi gibi oldum sanki.. ne kadar zaman geçmiş iki satır yazmayalı.. ne kadar okunacak birikmiş bloglarda.. bir yerden başlamalı artık.. umarım baharla birlikte o derin uykumdan uyanabilirim yakında.. yoksa çok felaket sıkıcı, bir o kadarda osuruktan günler devam edecek...

                                                                                                                                            
 bu yazı,  osurmanın derin tarihi içersinde kokudan boğulan KURŞUN KALEM'e ithaf olunur.. umarım, bu osuruktan yazı geciken mim'ine bir nebze de olsa cevap olmuştur :)

günün bilgisi: mariana çukuru, dünya üzerindeki bilinen en derin noktanın adıdır. bu bölge büyük okyanus'ta, japonya ve endonezya arasında kalan bölgede yer almatadır. derinliği 11.033 metredir.
günün şarkısı: The Pretty Reckless - Make Me Wanna Die   / alternatif

11 yorum:

  1. bi osuruk ancak bu kadar guzel anlatilabilirdi :)

    YanıtlaSil
  2. [éLLa] açık alan ya ondan öyledir :P teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  3. walla bu şubat ayı, benim de ruhumun osuruklanma sürecini hızlandırdı. Bahara geçiş sancısından olsa gerek.

    YanıtlaSil
  4. [Sequieros] kesinlikle öyle :)

    YanıtlaSil
  5. 1-Şah sultan derhal okuna,kritik edile,blogda yorumana
    2-Ruhun osurunca kokuyu cinler alır mı,ruhlar aleminden bir infial yaratır mı,araştırıla.
    3-Şubat'tan mıdır acep,benim de kulaklar devamlı üşüyor,şubat'ın adı bakanlar kurulu kararıyla ağustos yapılar
    4-Mim içinde mim vermediğin için ayrıca teşekkür edile
    5-Sevilmeyen kitaplar zorlanmaya,bünyeyi tıkattırmaya,sevilen başka kitaplarla devam edile...
    Zebani,tavsiyemdir.

    YanıtlaSil
  6. edit:

    madde 1-yorumana değil ,yorumlana,
    madde 3-yapılar değil yapıla

    YanıtlaSil
  7. [KURŞUN KALEM] estafilla estafilla.. düzeltmelere hacet yoktu ki..

    kitap işi biraz tırt bu aralar.. tez vakitte bitirmeye çalışıcam :/

    konu içinde konu istenmeye lütfen :p bir ara bakarız çaresine durumların..

    hepsini şubat'a havale edip içinden sıyrılmak lazım belki de :p

    önümüzdeki maçlara bakalım :)

    YanıtlaSil
  8. [AQUILA alias Jade] bitmiyor.. bitmiyor :p

    YanıtlaSil
  9. adam betimleme yolunda daalın yeminle

    YanıtlaSil
  10. [Telekinesis] aa bitmiş bak :p

    YanıtlaSil

yok mu 0.7 ucu olan?

hiç fark etmez aslında 0,5 yada 0.9 olması..

orta kara olsun diye 0.7..

şayet kalem traşınız varsa, o da fena derecede iş görür :)

neyse işte, korkma.. yaklaş!..

?

Fotoğrafım
İstanbul, Tokat, Türkiye
ben sezer; klasik uygulamalı, güdüsel bir hamle sonucu, anında dünyaya gelip, henüz olunmayan bir pratiğe zorunlu olarak itilmiş, nüfusa ilave bir insan..