Perşembe, Aralık 16, 2010

Agatha Christie - Cinayetin Alfabesi "ABC"

 

"agatha christie" yıllardır içimde hep ukte olarak kalmıştır.. zira yıllardır hep ertelemişimdir.. zaman zaman, elime herhangi bir kitabını almış ve son anda farklı kitaplara yönelmişimdir.. ilk kez bir agatha christie kitabını okudum.. ve hele şükür diyorum kendime.. bu şahsen benim ayıbım!.. polisiye kitaplara bu derece bağlıyken agatha'yı hep es geçmek büyük bir eşekliktir!.. kendimi kınadım ve sonunda okudum.. sonunda diyorum çünkü kitaplar tozdan felakete uğramışlar.. okurken arada bir de hapşırmadım dersem yalan olur..

ben, stephen king ve cengiz aytmatov dışında başka yazarların sürekli takipçisi değilimdir.. rafta gözüme çarpan, enteresan kitaplara yönelirim çoğu zaman.. yazarı, üslubu hiç mi hiç umurumda olmaz.. bir kitap beni oku diye devam ediyorsa gerisi teferruattır.. zaten böyle de olması gerekli diye düşünüyorum.. sürekli belirli yazarlara ve eselerine bağlı kalmak,okuyucunun farklı yazarları, farklı üslupları yudumlamasına engel olur.. bereket ki bunu artık aşmaya başlıyorum.. az biraz daha zaman.. neyse kitaba geri dönelim..

agatha christie, bütün dünyada polisiye romanlarının ağababası olarak bilinir ki en büyük ayıbımın bu noktayı es geçmek olduğundan dem vurmuştum.. üslup olarak olayları belirli bir düzene yaymıştı kitapta.. polisiye romanların kendi içinde çeşitli gizler yer alır.. ve eğer gerçek bir polisiye okuyucusuysanız, elinizde kitabın dışında hemen yan tarafınızda, kağıt kalem hazır kıta bekler.. cinayetin alfabesi "abc" kitabında her bölüm sonrasında kaleme sarıldığımı içtenlikle söyleyebilirim.. ana karakter "poirot"un (kendisi belçika asıllı bir dedektiftir) sorduğu  soruların (o an için saçma sapan gelen soruları), yaptığı enteresan hareketleri bi kenera not etim.. ben, üzerinde yoğunlaşılan zanlıların anatomisiyle ilgilenirken kitabın sonunda "yuhh ohhaa.. çüşş.. bu adam mı katil?.. yaa bi git allasen.. hmm hakketten oymuş lan"  nidaları ("o"dan kastım dedektif değil len!) gece gece pederi uyandırdı.. kitap o derece içine çekiyor okuyucuyu.. bazı bölümlerinde siz karakter analizlerine girişirken işlenen cinayetleri kaçırabiliyorsunuz.. zaten polisiye romanların özünde bu vardır.. aynı kitabı ikinci defa okuduğunuzda, cinayetle alakalı başka bir ışık yanar kafanızda.. "hhmm bak bu adam çorap satıyodu.. cinayet mahallinde bi deste çorap buldular.. ayrıca trenle geldiğide anlaşılıyor.. maktulün sol yanında, geçen cinayette olduğu gibi, bir tren sefer tarifesi bırakılmış.. hmm şimdi buna göre demek ki olay bir seri cinayet ve anlaşılan psikopat katil olayların başka birisinin üzerine yıkılmasını istemiyor.." gibisinden detaylarla boğuşursunuz ki bence polisiye okumanın en keyifli tarafı yazarın size fikir yürütmek için ve de açıkçası kitabın sonunda g.t olmanızı sağlamak için geniş alanlar bırakmasıdır.. daha öncede dediğim gibi: "yuhh ohhaa.. çüşş.. bu adam mı katil?.. yaa bi git allasen.. hmm hakketten oymuş lan" ritüelini tekrar edersiniz.. 

kitap hakkında fazla ayrıntıya girmeye gerek yok.. meraklıları okumalıdır diye düşünüyorum.. kitabın başından, ortasından sonundan bi kuple sunmaktan nefret ediyorum.. bu şeye benziyo: hani evde herkes bi filmi izlemiştirde bi siz izlememişsinizdir.. aksilik evde herkesin olduğu bi gün filmi tv de verirler.. her adımda birisi "bak şimdi şöyle olucak.. aslında o ölmedi.. sadece hafızasını kaybetti" gibisinden sürekli araya girer ve bi işkenceye dönüştürür filmi.. ki insan bu durumda katil olabilir!.. kitaba okuyucu gözüyle verdiğim not 10 üzerinden 8'dir.. ki eli sıkı biriyimdir ve bu puan okumassan çok şey kaybedersin manasına gelir!.. ve son olarak kitaptan ayracıma takılan yerleri vererek uzaklaşmak istiyorum.. çavbella :)

[kitap toplam 175 sayfa - altın kitaplar'dan yayınlanmıştır]
  • "Bir deliyi ciddiye almak gerekir, dostum. Çünkü bir deli tehlikelidir." / ss.13
  • "İçkiyi fazla kaçıran bir erkeğin kudurmuş bir kurttan hiç farkı yoktur." / ss. 35
  • "Bütün sessiz insanlar, bir kez öfkelendiklerinde değişirler." / ss.60
  • "Sözle yazı arasında inanılmayacak kadar dein bir uçurum vardır." / ss. 85
  • "Sözler, düşüncenin dış elbiseleridir." / ss.93
  • "Bir insanın kafası ne kadar dolu olsa da, göz yine de bazı şeyleri fark eder." / ss.95
  • "Cinayetlerin bütün sırrı şu bir tek cümlede gizli: O pek dikkati çekecek bir tip değildi. / ss.114
  • "Rulette arka arkaya siyah geleblir. Ama en sonunda topun kırmızının da üzerinde durması gerekir." / ss.120
  • "Bir adım... Sonra bir adım daha... Yürümek ne acayip şey.." / ss.142
  • "Bir şeyi gizlemek isteyen bir insan için konuşmaktan daha tehlikeli bir şey olamaz. İnsanlar konuşurlarken kendilerini ele verirler" / ss.147-148
  • "Bir ormanda bir tek ağacı fark etmezsiniz." - Sheakespeare / ss.163
                                                                                                                                           

günün bilgisi: dünyanın en uzun kesintisiz kara sınırı: abd-kanada sınırıdır..
günün şarkısı: [TIKTIK]

görseller: agathachristie.com'dan alıntıdır..

10 yorum:

  1. beni bu karı batırdı valla billa..
    çokhh seviyorum ama! o derece ^^

    YanıtlaSil
  2. bilmiyorum.. ilk defa okudum ben.. ama beklediğimden katvekat başarılı buldum.. bundan sonra mutlaka agatha teyzemi ihmal etmiycem :p eğer varsa "mutlaka şu kitabını da oku" diye bi tavsiyen, alayım notumu.. kalem elimde :)

    YanıtlaSil
  3. ya konuyla alakası yok ama "günün bilgisi" kısmının hastasıyım :))

    YanıtlaSil
  4. inanın o kadar çok bilmediğimiz şeyler var ki.. bildiklerimiz "okyanusta bir kap su" kadar.. benimde bu kapta küçücükte olsa, zerre katkım oluyorsa ne mutlu :))

    YanıtlaSil
  5. ben lise başlarında okurdum baya okudum sonra sıktı çünkü hep tahmin eder oldum:D 10 küçük zenci yi oku o baya güzeldi.

    YanıtlaSil
  6. on küçük zenci.. bi kaç arkadaşta önermişti bunu.. bi taksim sahaflar seferinden sonra temin edicem bunuda.. teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  7. Ben hic Agatha okumadim. Nedense polisiye romanlari okuyamiyorum. Izlemesi daha heyecanli.

    YanıtlaSil
  8. hmm.. heves işi tabi birazda.. ama bi yerden başladıktan sonra da bırakamıyor insan.. tam motomot polisiye işi tabi ki sıkar insanı.. zaten işin içine biraz gizem girerse okutuyor kitap kendisini..

    izlemesi ayrı bi keyif tabi.. hele ki okuduğunuz bi kitabın filmini izlemek bambaşka bi şey.. az çok ne olduğunu bilirsiniz ve "ben olsam şöyle şöyle yapardım" gibisinden sinirlenirsiniz içizden.. ve haliylede filmleri beğenmezsiniz:p çünkü sen başka düşünmüşsündür adam kendi düşündüğünü perdeye yansıtmıştır..

    ama her türlü gideri var bence polisiyenin.. millet olarakta biraz severiz gizemi :)

    YanıtlaSil
  9. BU duygu hicde yabanci degil :) Koku'yu okudugumda filminin cikacagini duydugumda cookk sevinmistim. Ama oda ne, hayal kirikligi oldu,Grenouille'u adi gibi kurbaga gibi cirkin bekliyordum, brad pitt gibi biri cikinca fena oldum :)
    Aslinda soyle yorumlamakta mumkun, yonetmen kitaba uymak zorunda degil aslinda, kendi yorumunu katabilir. Bizler kitaba oyle kapiliyoruzki, en ufak degisiklik hakaretmis gibi geliyor :)

    YanıtlaSil
  10. işte meselenin özü de bu.. yazılan bir cümlede bile, 100 kişi 100 farklı manzarayı getirebilir göz önüne.. ortak olan şey yalnızca yazarın satırlarıdır :)

    YanıtlaSil

yok mu 0.7 ucu olan?

hiç fark etmez aslında 0,5 yada 0.9 olması..

orta kara olsun diye 0.7..

şayet kalem traşınız varsa, o da fena derecede iş görür :)

neyse işte, korkma.. yaklaş!..

?

Fotoğrafım
İstanbul, Tokat, Türkiye
ben sezer; klasik uygulamalı, güdüsel bir hamle sonucu, anında dünyaya gelip, henüz olunmayan bir pratiğe zorunlu olarak itilmiş, nüfusa ilave bir insan..