Çarşamba, Haziran 23, 2010

Edebe Ziyan Fısıltılar - II

Şiddetli sallantı ikiye böldü, uykusu yarasa körlüğünde incinen bedeni. Zaruri kasılmalar pençelendi, avurtlarını parçalarcasına.

Yastık savrulurken kenara, çoktan dikildi kaktüse inat dikenlerin kenarına. Ve adım adım koşuldu morg çığlığında hıçkıran rahvana..

Menteşe gıcırtısında aralandı tümsek. Kasılmalar aldı başını gidemeden. Nöbette yakalanan asker edasında atladı ciyaklamaların kucağına..

El çabukluğuna terk edilen dilek çeşmesi şırıldamayı kesemedi bir vakit.. Dönen nevrinin gölgesinde yundu bütün cerahatini. Ardından, uyuşan kolonlar, şiddetli kasılmalarla ilerlemeye başladı, fayansın  gölgesinde. Çekilmeye fırsat bulamayan paçoz, kanatlanarak ziyanın ortasından hörgüçlere oturdu.

Şakir kokusunda yunan yelpazeler çapakları ayıklarken, bir taraftan da gıcırtıyı arşınladı. Duvarlarına yerleştirilen avuçlardan geriye aceleye terk edilen taze osuruk kaldı!

"Edebe Ziyan Fısıltılar - I" için tıklayınız.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yok mu 0.7 ucu olan?

hiç fark etmez aslında 0,5 yada 0.9 olması..

orta kara olsun diye 0.7..

şayet kalem traşınız varsa, o da fena derecede iş görür :)

neyse işte, korkma.. yaklaş!..

?

Fotoğrafım
İstanbul, Tokat, Türkiye
ben sezer; klasik uygulamalı, güdüsel bir hamle sonucu, anında dünyaya gelip, henüz olunmayan bir pratiğe zorunlu olarak itilmiş, nüfusa ilave bir insan..