Salı, Ağustos 17, 2010

uygulamalı ders: deprem..

yer: istanbul / bağcılar
tarih: 17 ağustos 1999
saat: 03.02
dün gibi değilde onbir yıl öncesi gibi aklımda işte.. yaş 12 gibi civcivli bi merasimde seyretmekteydi.. altta birader üstte zatiâlim bi suntalık mesafede ranza seyrinde uyumaktaydık.. ne düşündüm, ne yaptım en son hatırlamıyorum ama uykuya dalmadan önce burnumdan yuvarladığım köfteleri halının üzerine fırlattığımı anımsıyorum..

saatler üçü biras geçerken sallantı sanılanın aksine zeminden geldi ve bayaa bi sürdü.. sanırsınızki alttan balyozlarla yukarı yukarı vuruyolar.. bina resmen olduğu yerde zıplayıp durdu.. sonra pürtelaş içinde ranzadan düşerayak kalktığımı, biraderi aldıım gibi soluğu peder ve madamla aynı anda noluyoo laan nidalarıyla salonda aldığımızı anımsıyorum.. sonrası bi türlü geçmek bilmedi.. dipten gelen vuruntulu, ne idüğü ozaman için belirsiz kıyamet, sağlı sollu darpetmeye başladı evi.. güçbela merdivenleri arşınlayarak yarı çıplak kalabalığa karıştık.. 

o gece. işte o gece peder, ki peder kadar dünyada soğuk kanlı bi insan daha yoktur, depremin üzerinden bi saat geçmeden eve döndü ve içeride biraz oyalandıktan sonra eline geçirdiği mini tüpü ve çay- demlik ve bilimum kıvırzıvırı kaptıı gibi dışarı yollandı gene.. pedere kalsa boşa yaygara kopartıyoduk.. deprem nasısa geçip gitmişti, uykumuzu boşa bölmüştük! tüpün ateşinde toparlanan komşu erbabıyla içilen çayın ardından, günün hafiften bronzlaşmasıyla, depremin faturası çınlar gibi olmaya başlamıştı..

evet.. isatanbul darmadumanken; yalova, adapazarı ve izmit yerle bir olmuştu.. ortalıkta bi duygu selidir sağa sola koşturyodu bedenlerde.. herkes bişeylerin kenarından tutabilmenin telaşı içinde çırpınıp duruyodu.. bize en yakın yıkım üç sokak ileride yaşanmıştı.. altı katlı binanın yanlızca teras katı ayaktaydı ve oda asfaltla silme aynı hizadaydı.. eksik olan bişeyler vardı! nerede lan bu binanın gerisi? hepsi yeraltına doğru gömülmüş ve çökmüştü.. gözlerden süzülen acı suya topaklanmış tozların eşliğinde derin bi sessizlik hakimdi etrafta.. herkes bi ses duyabilmenin umudu içinde radarlarını açmıştı.. koskoca binadan geriye yanlızca bir bebecik kurtarıldı.. ciyaklaması  diken diken yaptı bütün bedenleri..

az sonra ileride bir binanında yan yatmış olduğu haberi geldi.. olay yerine vardıımda enkazdan göz yaşları içinde gelin çeyizi çıkartılıyordu.. çok vakit geçmeden iki yavrusuna sarılarak can vermiş bir annenin bedenine ulaşıldı.. herkesin boğazına oturan yumruk, gözlere çoraklanan sele izin vermiyodu..

o gece deprem hayat bilgisi kitabından çıkarak uygulamalı acı bi derse dönüştü benim için.. o gece ve sonra ki baya bi gece sokaklarda, park köşelerinde sabahladık.. varlığından bi haber tonlarca insanla tanıştık.. bedenlere ve gözlere sinen ölüm korkusu kuşkusuz yegane ortak noktamızdı..  
resim: ercan arslan - milliyet

1 yorum:

  1. Edirnede dün deprem oldu.Deprem olduqunu karşı aparttaki kızları kikirdemelerinin uykumuzu böldükten sonra anladık =)

    YanıtlaSil

yok mu 0.7 ucu olan?

hiç fark etmez aslında 0,5 yada 0.9 olması..

orta kara olsun diye 0.7..

şayet kalem traşınız varsa, o da fena derecede iş görür :)

neyse işte, korkma.. yaklaş!..

?

Fotoğrafım
İstanbul, Tokat, Türkiye
ben sezer; klasik uygulamalı, güdüsel bir hamle sonucu, anında dünyaya gelip, henüz olunmayan bir pratiğe zorunlu olarak itilmiş, nüfusa ilave bir insan..