gün her zaman ki gibi başlamıştı halbuki.. çalar saatin iğrenç dıngıltısıyla, oldukça dinç bi şekilde başlayan gün; kitapları raflara yerleştirmeye varana kadar hızla ilerledi.. üstelik bi elimde çay diğerinde de simit! bugün oldukça lüks sayılan bu öğün, umarım ileride popüler dergi sayfalarının aralarına sıkışmaz!..
saat öğlene yaklaşırken ilk siftahın getirdiği mutlulukla en soğuğundan vişne bile ısmarladım kendime!.. elimde bardak, ileride bağrış çığrışlar.. ne olduğunu anlamadan kalabalık içinde buldum kendimi.. yerde uzanmış yatan 90 yaşlarında çaycı dede! bu yaşına gelmiş olmanın getirdiği dinlenceden yolsun bi şekilde çalışma hayatına ayak uğduramayarak kalp krizi geçirmiş.. buraya kadar herşey normal.. herşey doğanın sıradanlığında devam ediyordu.. bir süre sonra çarşıyı dolaşan turist bir bayan, tesadüf bu ya doktomuş, telaşla yerde uzanan ve etrafındakilerin "açılın biraz nefes alsın" demekten başka bi yardım yapamadığı yaşlı adama, tutamadığı göz yaşları eşliğinde kalp masajı yaptı.. çabası sonuç verdi ve yeniden hayata dönderdi.. ancak beklenen ambülans bi türlü gelmiyordu.. derken çaycı dede yeniden kalbine yenik düştü.. tekrar acil müdahalesini yapan turist bayan, feryat figan yeniden hayata dönderdi.. ancak son el sallamasında yapacak pekte bi mucizesi kalmamıştı.. göz yaşları içinde çevresindekilere bakan turist "fuck off" figanından sonra "lanet olsun sizin insanlığınıza" hezeyanıyla kenara çekildi..
buraya kadar herşey tekrar normal gelmiş olabilir.. bu anlatılanlar bir saatte yaşandı.. güneş tam tepeye ulaşmış ve caddenin ortasını kavururken, gazete altında yatan dedeye ambulans yetişti! ve ne yazık kı yarım saatte ıvırzıvırını dışarı boşaltan ambulans, yaptığı eylemle dedenin ölmüş olduğunu belirtip, rahmet dileyerek, beş dakikada topladığı ıvırzıvırıyla oradan uzaklaştı.. gazetelerin ardına tekrar dönen dede, bu seferde savcıyı beklemek zorundaydı toprağa kavuşmadan önce! savcıda bir saatte gelirken, etrafta ki tiyatro kalabalığı rutin işlerine çoktan dönmüşlerdi.. tamam bu sefer oldu yaşlıyı götürücekler derken bu seferde doktor raporu için doktorun beklenmesi gerektiği söylendi.. bi taraftanda akraba zinciri çoktan yerini almışlardı.. hem de en ön sıradan! saatler dördü gösterirken, kokan cesetin etrafında kimse kalmamıştı! bir süre sonra gazeteleri üzerinden alıp götüren rüzgârın sayesinde hatırlanan ihtiyar, ambulans eşliğinde gelen doktor ve savcıyıda yanına alarak rayların üzerinde kayboldu gitti!
yer: beyazıt / istanbul
tarih: 12 temmuz 2010
resim : pieroni
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yok mu 0.7 ucu olan?
hiç fark etmez aslında 0,5 yada 0.9 olması..
orta kara olsun diye 0.7..
şayet kalem traşınız varsa, o da fena derecede iş görür :)
neyse işte, korkma.. yaklaş!..