Perşembe, Temmuz 08, 2010

işte öyle birşey..


yorgunluk bedenini kamçılarken uzanırsın sereserpe.. uykuyla kucaklaşmadan önce türlü fısıltılar biner dimağına.. hani önce bi kurgu oluşur kafanda.. adına fantezi filan dersin.. nebileyim işte.. ya loto vurmuştur ya da zenginsindir bi şekilde.. uzun süredir hayâlini kurduğun yolculuklara çıkarsın.. belki de ufacık bi teras katına, kutu kutu yığdığın kitaplarınla gözlerini daha da sıkı yumarsın.. ancak bu kurgun on-onbeş saniye içinde bozlur ve zihnin dalar gider başka yerlere.. kurduğun hayâllerden eser kalmaz.. ya bi sonraki günün belirsiz tırıvırıları ya da dünde kalan, tortulanmış anılar.. keşkeler furyasına sürüklenirsin ansızın.. bi köşeyi dönerken yüzüne takındığın tebessüm yapışır belki de kipriklerine.. belkiler belkisi, en muhtemeli, dişine kadar gelipte ardına düşmeyen söylencelerin gelir aklına.. hani bi yumruk oturur boğazına.. yutkunmak bile zorken, gözlerin sulanır... "işte öyle birşey" diyordu erol evgin bu duruma.. 

hani ıssız bir yoldan geçerken, hani bir korku duyar da insan, hani bir şarkı söyler içinden.. işte öyle bir şey.. 
 
hani eski bir resme bakarken, hani yılları sayar da insan, hani gözleri dolar ya birden.. işte öyle birşey..

bazen kelimelere sığdıramaz insan anlatacaklarını.. garip ve bi o kadar da çaresiz bi durumdur.. sözcükler, kelimeler.. allak bullak olur zihnin.. ne nefes aldığından nede gördüğünden bihabersindir.. bi çeşit "zombi" moduna bürünürsün.. ulu orta salınırken, hayatın dalgalarına tutunuverir, duraksız yolculuklara çıkarsın.. "deniz her zaman kâvkın içindedir.. çünkû, bu onun kişisel mekîbesidir" deniyordu simyacı biraderime.. avucunda ki çakıllardan bihaber bu beden, sular çekildikten sonra, acaba onları görebilecek mi.. tabi ki sular, onları halâ eritmedilerse..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yok mu 0.7 ucu olan?

hiç fark etmez aslında 0,5 yada 0.9 olması..

orta kara olsun diye 0.7..

şayet kalem traşınız varsa, o da fena derecede iş görür :)

neyse işte, korkma.. yaklaş!..

?

Fotoğrafım
İstanbul, Tokat, Türkiye
ben sezer; klasik uygulamalı, güdüsel bir hamle sonucu, anında dünyaya gelip, henüz olunmayan bir pratiğe zorunlu olarak itilmiş, nüfusa ilave bir insan..